BİLİNENİ BİLEN
“Ben kimim?” hepimizin kendine en az bir defa sorduğu bu sorunun cevabı kadar sorunun anlamının da derin olduğunu hiç düşündünüz mü? İnsanlığın en büyük karmaşalarından biri olan benlik kavramına giden cevap, bu soru üzerinden geçmektedir. Kimliğimizin anahtarı olan bu “benlik kavramı” nedir? Benlik kavramını literatüre kazandıran William James’e göre “Benlik, sahip olduklarımızdan ibaret değildir; sahip olduklarımızla kurduğumuz ilişkidir.” Peki size göre de gerçekten öyle mi?

BİLİNENİ BİLEN
“Ben kimim?” hepimizin en az bir defa kendine sorduğu bu soruyu, neden sorduğunu ya da basit gibi gözüken bu sorunun aslında çok daha derin bir anlama karşılık gelebileceğini hiç düşündünüz mü? “Ben kimim?” sorusu üzerinden insanlığın varlığının ilerleyişi boyunca karşılaştığı en büyük karmaşalarından biri olan benlik kavramı ele alınmaktadır.
Pek çok tartışmanın konusu olan ve ünlü psikologların çoğunun üzerine konuştuğu kişiliğin ip uçlarının anahtarı gözüyle bakılan benlik kavramı nedir? Bazılarına göre varlığın değişmeyen özü bazılarına göre sürekli akan bir nehir gibi değişiyor olsa da bu soruya en basit tanımla cevap vermek gerekirse benlik kişinin öz varlığını yani kişiyi başkalarından ayıran tutum ve davranışlarının bütünlüğünü temsil eder. Bu tanımlama bile konuyu aydınlatma yolunda yetersiz kalmaktadır. Bunun sebebiyse psikologların çoğunun farklı bakış açılarıyla yaklaşması sonucu sayısız cevabın olmasıdır. Bu yazıda psikoloji bilimi çerçevesinde benlik üzerine yapılan araştırmalarda iz bırakmış olan William James’in bakış açısını irdeleyerek benliğimize ışık tutacağımız yolculuğun ilk adımlarını atacağız. Psikolojide benlik kavramına ilişkin ilk açıklamaları yapan Psikolog William James’e göre benlik en kapsamlı anlamıyla kişinin kendisinin ne olduğunu söyleyebileceği her şeyin toplamıdır. James’e göre benlik iki boyutta düşünülmelidir: Bilen/Öznel Benlik (terimin İngilizce ifade: I) ve Bilinen/Nesnel Benlik (terimin İngilizce ifadesi: Me). Nesnel benlik ise materyal, sosyal ve ruhsal benliğin toplamına karşılık gelmektedir.
Bu kavramları daha anlaşılır bir şekilde ifade edersek materyal benliğimiz; fiziksel varlığımız, bedenimiz, yakın gördüğümüz insanlar, sahip olduğumuz ünvanlar gibi unsurları temsil eder. Yeni sezondan marka ceket satın almamız, saçımızı boyamamız, daha üst model bir telefon satın almamız gibi tüm bu davranışlarımızın sahip olduğu tek bir amaç bulunmaktadır. O da hem kendimiz hem de başka insanların gözünde materyal benliğimizi koruma ihtiyacımızın bir sonucu olmaktadır.
Diğer bir nesnel benlik parçası olan sosyal benlik; toplum tarafından nasıl algılandığımızı yani statü kazanmak, bazı grupların içinde yer almak, ünlü olmayı istemek gibi durumlarla ilişkilidir. Aslında kendimizi ait hissetmediğimiz ortamlarda bulunmamız, içten bulmadığımız insanlarla arkadaşlığa devam etmemiz veya sosyal medya üzerinden hayatımızın birçok anını paylaşmamız sosyal benliğimizin diğer insanlar tarafından görmezden gelinme durumunda kalmamak için gösterdiği çabanın eylemleridir. James’e göre bu eylemler bir insanın baş edemeyeceği en zor durumlardan biri olan görünmez olma, görmezden gelinme durumundan kaynaklanmaktadır. İçinde bulunduğumuz farklı sosyal ortamlara göre farklı rollere bürünmemiz yani lise arkadaşlarımızın yanında daha samimi, üniversite arkadaşlarımızın yanında daha bilinçli, aile içinde daha sakin davranışlar göstermemiz de sosyal benliğimizin bu durumdan kaçınma şeklidir. James’e göre ne kadar insan o kadar sosyal benliğe eşittir. Kime gerçek benliğinizi gösterdiğinizse sadece sizin bilen benliğinize kalmıştır.


Son nesnel benlik parçası ruhsal benlikle kastedilen isteklerimiz, tutumlarımız, kişisel özelliklerimiz gibi kişinin bilişsel ve psikolojik durumudur. Ahlaki durumlar karşısında gösterdiğimiz davranışlarımız, mesela para dolu bir çanta bulduğumuzda ne yapmayı seçeceğimiz gibi, karakterimizi ve inançlarımızı sergilediğimiz durumlar ruhsal benliğimizin eseridir. Diğer nesnel benliklere kıyasla genellikle ruhsal benliğimiz yaşamımız boyunca istikrarlı bir çizgide ilerler.
James’e göre öznel benlik saf egoya karşılık gelmektedir. Saf egoyla anlatılmak istenen kişiye süreklilik duygusu veren, benliğin deneysel olarak incelenemeyen "kendi kendine düşünen” kısmıdır. Saf egoyu; geçmişin, şimdi ve geleceğin arasındaki sürekliliği sağlayan köprü olarak düşünebiliriz. Bu köprünün amacı, köprüden geçiş yapan deneyimlerin bilgi olarak çıkmasıdır. Saf ego; bilginin taşıyıcısıdır, sürekliliği sağladığı için de William James’e göre bilinç akışı tarafından oluşturulmuştur.


